24 Şubat 2011 Perşembe

gönüL

                                şubat 2011, ev


GönüL söylüyor bedenimize ne yapması gerektiğini... Kulaklarımız, ayaklarımız, burnumuz, gözlerimiz... gönülün isteklerini karşılıyor koşulsuzca... İçimizden gelen ses en doğrusu ya hani; sanırım beyin işin içine girdiğinden, büyüdüğümüzden beri o iki hesaplaşmada yoruluyor bedenimiz. Gönülün tek doğrusu varken beyin onlarca alternatif sunuyor bize; olduğumuz yerde kalakalıyoruz.

GönüLü dinlemeli; önce yanlış gözükse de sonra doğru olacaktır; buna inanmalı. Beyindeki binlerce iğneyi iz bırakmadan çıkartmalı bir cerrah edasıyla; sadeleşmiş beyni de diğer duyularımızla beraber gönülün hizmetine sunmalı. Hem mutlu olmalı, hem mutlu etmeli...

Bu yolculuğa hemen çıkmaLı...


23 Şubat 2011 Çarşamba

göLge oyunu


                                                 şubat 2011, ev


düüşşüüyyyoooorrrrrr.....




16 Şubat 2011 Çarşamba

bir konuK...yunan adaLarında siesta

ağustos 2010, santorini

 alabildiğine beyaz, gözün kamaşana kadar....
pencere açılmış, kirliler dışarı bırakılmış, günün tüm işleri bitirilmiş, dinlenmeye çekilinmiş, biras daha güneş çekilsin bahçede eminim ki çay keyfi...

bazen yorulmak zevkli gelir ya, sırf o yorgunluk çayını keyfine varasıya içmek içinmiş gibi...güsel bir dost ortamı...

bir zamanlar ben rüya şehirde iken, ve biz çok çalışırken, kedili konakta, kahve molası verip pembe şekerli eti puf yemek gibi....

                                                                                                       
                                                                                                                   zeynep gökçe türkyıLmaz


                                         eylüL 2005, mykonos

sen çekirge
ben şefciktim ilk zamanlarda...

zaman geçti...

pamuk şekeri gibi bir kız olduğunu anladım. sende benim şefcikliğimin neye benzediğini.

zaman yine geçti...

güzel odamızda dert ortağı olduk birbirimize bir de elif geldi sonra.

zaman yine geçti...

bizi bırakan ilk sen oldun; gittin ankaraya..
elif sarıyere
en son bende gittim o odadan...başkaları geldi odaya...

hayatlarımız başka yöne akıyor ama sen hala çekirgemsin  :)

zeynep gökçe türkyılmaz a ankaradan baLoda danSa katıldığı için çok teşekkür ediyorum...



şehirde çocuk oLmak


                        aralık 2010, ümraniye


aslında fotoğrafta görünenden çok, görünmeyenin hissettirdiği değerlidir.

evet, bir çocuk scooterıyla oynuyor; zamanlama açısından iyi de bir fotoğraf bana göre. siyah- beyaz dengesi de yerinde...

ama

bunlar değil benim gördüklerim. bunlar fotoğrafta olması gereken detaylar zaten...

peki görünmeyen ne?

şehir çocuklarının açık hava alışveriş merkezlerinde onca kalabalığa rağmen çocuk oyunları oynamayı başarabilmeleri...

bir kaç arkadaş belliki sözleşmiş aileleriyle gelmişlerdi. parktan bile daha uygundu burası. yayalaştırılmış bir alan en azından; etraftan araba çıkacak korkusu da yok aileler için. onlar eğleniyordu eğlenmesine de

ben;

kendi çocukluğumu hatırladım.

bu işte bir terslik var.

ya bende

ya günümüzde...

9 Şubat 2011 Çarşamba

uçurtmanın özgürLüğü

                           2009, caddebostaN

uçmayı başarabilen uçurtmalar bulundurun kendi gökyüzünüzde...

dönüp size gelirler nasıl olsa.

ama önce ipi gevşetin; bir bırakın, salınsın istediği gibi... işte o zaman mutlu olur, kendine güvenir, doğru kararlar verir düşünceleriniz...

rüzgarınız boL olsun...

2 Şubat 2011 Çarşamba

virgüL

                           2008, kuzguncuk

Neden seviyorum bu fotoğrafı ?

Gözümü dinlendiriyor bu fotoğraf; hayata bir virgüL atıyor. Bütün karmaşanın, dağınıklığın içinde; derli toplu , sakin, dingin haliyle "bir dur bir yavaşla" diyor.

Örneğin ev dağınıksa da gözüm yorulur benim, canım sıkılır, huzursuzlanırım. Toplayınca evi, herşey yerli yerinde, gözüm dinlenir; keyiflenirim...

İşte bu fotoğraf, dağılmadan önceki hayatı ya da dağıldıktan sonra toplamak için güç aradığımız -es- zamanlarımızı hatırlatıyor bana...

Basit bir yaprak aslında ama hatırlatıyor işte ne yapayım :)

Bu hafta bu fotoğrafa bakıp gözümüzü dinlendirelim/ şenlendirelim istedim...